Oct
3
2012
GÜNLÜKTEN…
Author: nturediBu sabah tramvayda oturmuş gazetemi okumaktaydım. Yanımdaki koltuğa yaşlı bir amca ilişiverdi usulca. gazetemi okurken gözüm kayıverdi ona doğru.Ayakkabıları dikkatimi çekti ilkin, yumuşak kahverengi makosenler vardı ayaklarında. Gri kumaş bir pantolonu vardı. Ütülü, tertemiz. üzerinde de kanadyen bir gömlek. Birden bu görüntüler aldı götürdü beni yıllar evveline. Babama,babamlı anılarıma. Babacığım da tıpkı böyle giyinirdi. kanadyen gömlekleri çok severdi. O vakitler her yerde bulunmazdı kanadyenler. Bilhassa Sirkeci’de bir dükkan vardı sırf bu gömlekleri satan. Epey bir zaman önce böyle bir dükkan gördüm Sirkeci ‘de. Heyecanlandım. Babamla çok dolaşmıştım buralarda, özellikle Tahtakale’de. Yıl kaç derseniz, çok eski…70’ler…Enstitü’nün Resim Branşında okurken babacığım tüm resim malzemelerim için sık sık gelirdi Sirkeci ‘ye..Babam asla takım elbiselerinin pantolonlarını tek giymezdi. tek günlük pantolonlar diktirirdi terzisine. çok titiz ve temiz bir insandı. Kuralları olan tatlı-sert bir babaydı.Onun ciddiyet duvarını aşan tek çocuğuydum. Saatlerce bana çıktığı avlarda yaşadıklarını anlatırdı. Bir sonraki konuşmada bazen tekrarladıkları olsa da,ben susar aynı şevkle dinlerdim. İkimiz pazar günleri , kahvaltıdan epey sonra masa sohbetleri yapardık. Beraberinde babamın hazırladıklarını yerken. O anları özledim çok. Sonra amcayı süzmeye devam ettim belli belirsiz. Saçları bembeyaz,kısa kesilmişti. Kucağında sımsıkı tuttuğu şeffaf poşetin içinde bir minik tencere vardı. Belli ki hanımı, ona öğlen yemeğini hazırlamıştı. Gözlerim doldu. Babamın Şehremini Odabaşı ‘nda Dokur Han’da bir çözgü atölyesi vardı.Annem de ona yemek koymak ister ama babam çok az yediği için almak istemezdi. Bir tek şeye hayır demezdi.Çiğ börek. Tatar kanı bu olmalı.Dikkatimi gazeteye vermeye çalıştım. Olmuyordu. Aklım amcanın suretinde, babamdaydı. Onu ne denli özlediğimi kendimden utanarak farkettim. Sanki babama ihanet etmiş gibi hissettim kendimi. Aradan geçen yıllar köreltmemeliydi birşeyleri. Kendime ve babama karşı dürüst olmalıydım. Onunla dolu anılarımı oturup kendi hafızam bulanıklaşmadan kaleme almalıydım. Bunu ona borçlu olduğumu düşündüm. pek şey gibi…Tek bildiğim gerçek onun desteğinin eksikliğini hayatım boyunca hissetmek ve hastalandığım zamanlar alnımda gezinen elinin sıcaklığının bana ne kadar iyi geldiği. Şimdi o el yok ve ben çok çaresizim aslında…ne denli güçlü dursam da, babamın elinin sıcaklığını hissettiğim an gibi güçlü olamıyorum işte…