Oct
28
2010
KİM NE DEDİ BİLİNMEZ.
Author: nturediKim Ne Dedi Bilinmez: Duvarlar boyunca yürürken, yalnız olduğunuzu düşündüğünüzde, irkilirsiniz birden. Sokak lambasının ışığında gölgeniz aksetmiştir zira yere. Kendinizden dahi korkar bir halde adımlarınızı sıklaştırırken, içinizden geçenleri bile bilseler. Aslında kendinize bile itiraf etmeye korktuğunuz nice şey vardır yüreğinizde. Geçmişi sünger gibi çeken beyninizdeki odacıklar. Onların kapısını azıcık aralasanız lavlar gibi akıp sizi yaralamaya hazır anılar. Kapılarını sıkıca kapadığınızda da hep bir şeyler sizi dürter. Açsam, baksam. Sanki çok lazımmış gibi. Oysaki bencilizdir işte böylesine. Acı çektirmek isteriz kendimize. Bırakmayız kendimizi rahat. Ne bedenimizi, ne ruhumuzu. Sürekli gelgitler yaparız, geçmişten günümüze. Amaç yapılanlardan ders almak değildir oysa. Özlemek… Hayır. Belki çocukluğumuzu… Özleyebiliriz, ya da ilk gençlik yıllarını. Sonraları için aynı şeyi söylemek herkesin kendine kalmış. Kendi adıma… Kazanılmışlıkları bir kenara koyarsam, kaybettiklerim ağır bastığından olsa gerek… Kızgınlıklarım, kırgınlıklarım. Ama hepsi kendime. Bazen bunca zaman içinde en önemli kazanımlarımın evlatlarım olduğunu düşünürüm. Evet. Onlar. Anlatılması değişik bir duygu bu. Oysa ki oğlumu ilk kucağıma aldığımda bu benim mi demiştim… Uzun sürede bu fikre alışamamıştım. Hayat bizi alıp götürürken bir yerlere, aslında biz kendi kayığımızda, kendi küreklerimizin başındayızdır. Bazen ayırtına varırız, bazen de akıntıya kapılırız. Öyle ya da böyle, duvar diplerinde yalnızız. Bu gerçek kaçınılmayacak kadar açık. İtiraf etsin herkes kendine, kendinden bile sakladıklarını… Duvar diplerinden geçerken belki bir dosta rastlarsınız… Korkmayın. O kendinizsiniz. Yüzleşin. 24 Haziran 2010 Perşembe, 12:43